Sosyal Medya

Makale

İsmail Kahraman yönetiminde, ‘iftardan sahura kadar’ bir oturum..

Herhalde, Yahyâ Kemâl’in ‘Atik- Valde’den Ä°nen sokak’ta..’ isimli ÅŸiiri kadar, bir Müslümanın iç dünyasını ve amma, ÅŸairinin o iç dünyanın zenginliÄŸine bigane kalışının ızdırabını o kadar güzel yansıtan bir baÅŸka ÅŸiir olmasa gerek.. 

‘Atik-Valde’ semti, ÅŸairin o zamanki Ãœsküdar’ında, Toptaşı’nda;  2.Selim’in refikası ve 3. Murad’ın annesi olan Nurbânu Sultan adına Mimar Sinan’ın yaptığı câmi, medrese, dâr-uÅŸ’ÅŸifâ, kervansaray, hamam, imaret /(yoksullar için aÅŸevi) vs. bölümleri olan bir külliyenin civarında, fukara insanların kerpiçten evlerde yaÅŸadığı bir mahalledir.  Åžimdi o sosyal doku epeyce deÄŸiÅŸti, elbette.. 

Åžairimiz bir Ramazan akÅŸamı, iftar öncesinde bu semte gider.. Sokaklarda ‘Ramazan maneviyeti’nin elle tutulur gibi olduÄŸunu yaÅŸar âdetâ.. 

Oruçlu, solgun benizli yorgun insanların yavaÅŸ yavaÅŸ evlerine dönmeleri, ‘fıkarâ’kızcağızlarının bakkalda taze bir ekmek için bekleyiÅŸleri iftarın yaklaÅŸmakta olduÄŸunu hissettirmektedir. 

Åžair, bundan gerisini şöyle anlatır: 

‘Top gürleyip oruç bozulan lâhzadan beri,/ Bir nurlu neÅŸ’e kapladı kerpiçten evleri..

Yârab, nasıl ferahlı bu âlem, nasıl temiz! /Tenhâ sokakta kaldım oruçsuz ve neÅŸ’esiz..

Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı / Hadsiz yaÅŸattı rûhuma, bir gurbet akÅŸamı..’

Åžairin oruçsuzluÄŸunu itirafı ve o manevî neÅŸ’eden uzak kalmanın gamını yaÅŸamış olması ancak bu kadar güzel ve samimî duygularla anlatılabilirdi herhalde.. 

Nitekim devamında şöyle der ÅŸairimiz: 

‘Bir tek düşünce oldu teselli bu derdime; /Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime:

Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür; / Mâdemki böyle duygularım kaldı, çok şükür!’

Evet, ‘Ramazan maneviyeti’nden uzak bir hayatın içinde olup da, o hayata bu kadar hayran ve o hayattan ayrı kalmanın ızdırabını bu kadar samimî duygularla dile getiren bir baÅŸka ÅŸair yoktur, herhalde.. 

***

19 Mayıs’ı 20 Mayıs’a, (Cumartesi’ni Pazar’a) baÄŸlayan seher vaktine kadar, Birlik Vakfı’nın, Sultan Ahmed Camii’nin kıble tarafındaki mekânında iftarda idik, Meclis BaÅŸkanı Ä°smail Kahraman aÄŸabeyle birlikte.. Ä°stanbul Valisi, 8-10 m.vekili, bazı Ãœniversite rektör ve öğretim üyeleri, tefekkür ve edebiyat çevrelerinden ve sosyal hayatın çeÅŸitli kesimlerinden; ama, aynı inanç dünyasının deÄŸerleri içinde yoÄŸrulmuÅŸ yüzlerce Müslümandan oluÅŸan büyük bir cemaat.. Yakınlarıyla gelmiÅŸ ve bazılarının baÅŸları açık olan hanımlar, genç kızlar da vardı. 

Son derece sâde bir yemek listesi olduÄŸunu bilhassa belirtmeliyim.. ‘Yiyin efendiler yiyin..’ dedirtecek cinsten iftar ve diÄŸer yemekli toplantılardan, Müslüman dikkati taşıyanların kaçınması gerektiÄŸi idraki burada da kendisini hissettiriyordu. 

Yüzlerce kiÅŸinin taa sahura kadar Ä°smail Bey’in yöneticiliÄŸinde devam eden ve Müslümanların meselelerinin dile getirildiÄŸi, ciddî eleÅŸtirilerin de yapıldığı bir toplantı.. Ä°deallerimiz dile getirilirken, mevcud birçok noksanlıklara, yanlışlara da dikkatler çekildi. Hattâ bir m.vekili, ‘Yanlışlarımız ve hattâ şımarıklıklarımız  bile olmuÅŸtur, kendimizi tekrar tekrar süzgeçten geçirmeliyiz..’ diyordu. 

***

Amma, bunlar dile getirilirken, 40-50 sene öncelerde tasavvur bile edilemiyecek ÅŸekilde, nereden nereye gelindiÄŸinin unutulmamasına ve sosyal deÄŸiÅŸimin tepeden inmeci müdahale ve dayatmalarla deÄŸil, toplumun tabanından yukarıya doÄŸru olması gerekliliÄŸine de deÄŸinildi. Kezâ, Müslüman halkın duygu, tefekkiür ve deÄŸerler sisteminin içinden gelen bir Tayyib ErdoÄŸan’ın ve kadrosunun öncülük  ettiÄŸi 16 yılı aÅŸkın bir zamandır, sadece ülke çapında deÄŸil, bütün Müslüman dünyalarının ve hattâ mazlum / gayrimuslim halkların dünyasına da eÄŸilen bir Müslüman hassasiyetinin yükselmekte oluÅŸuna vesile olunduÄŸundan,  bütün emperial güç odaklarının, Tayyib Bey’i bertaraf etmek için ne gibi uluslararası kampanyaları yürüttüklerinin unutulmaması gereÄŸine de iÅŸaret olundu.  

***

Ä°nanıyorum ki, yüzlerce insan, sabah ezânının okunmaya baÅŸlandığı saatlerde evlerine, sosyal deÄŸiÅŸimin ezelî kanunu olan ve Ra’d Sûresi, 11. âyette buyrulan, -(meâlen)-  ‘Bir halk kendi halini deÄŸiÅŸtirmedikçe Allah onların halini deÄŸiÅŸtirmez..’ ilahî hükmünün ışığında daha bir kararlılıkla dönüyorlardı. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.